NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
عَنْ
مَيْمُونِ
بْنِ جَابَانَ
عَنْ أَبِي
رَافِعٍ عَنْ
كَعْبٍ قَالَ الْجَرَادُ
مِنْ صَيْدِ
الْبَحْرِ
Ka'b (r.a.)'den;
demiştir ki: -Çekirge deniz av(lar)ındandır.
İzah:
bk. Beyhakİ,
es-Sünenü'l-kübrâ, V, 207.
Ka'bu'l-Ahbâr önceleri
çekirgenin deniz hayvanlarından olduğu, binaenaleyh ihramh bir kimsenin çekirge
avlayıp yemesinde veya öldürmesinde bir sakınca bulunmadığı kanaatinde iken
1853 numaralı hadis-i şerifin şerhinde de açıklandığı, gibi kendisi ihramh iken
öldürdüğü iki çekirgeden dolayı Hz. Ömer'in kendisinden sadaka olarak iki
dirhem vermesi gerektiğini söylemesi üzerine bu fikrinden vazgeçmiştir.
Ulemânın büyük çoğunluğuna göre ihramlı iken çekirge avlayan kimseye ceza
lâzım gelir. Ancak bu cezanın miktarı konusunda da ulemâ ihtilâf etmişlerdir.
İmam Mâlik'e ve Hanefî ulemâsına göre, ihramh iken çekirge öldüren bir
kimsenin vermesi gereken sadakanın miktarı ile ilgili olarak belli bir ölçü
yoktur. Binaenaleyh bu kimse dilediği kadar sadaka vermekte muhayyerdir.
Delilleri ise, 1853 numaralı hadisin şerhinde geçen İbn Abbas'ın bu cezayı onun
için "bir avuç buğday" olarak takdir ettiğine dâir hadistir. İmam
Şafiî ve Ahmed'e göre ise, bu cezanın miktarı çekirgenin kıymeti kadardır. Bir
fakire birer müdd veya bir fıtır sadakası kadar buğday verilir. Yahutta her bir
fakire verilecek mezkûr miktarlar karşılığında birer gün oruç tutulur. Bu görüş
imam Mâlik'den de rivayet olunmuştur.